Evet bu kişi benim dedem

 

Amerika’da 1949 yılında bir tren kazasında ölen, dedesi Yakub Kadri’nin 75 milyon dolar arsa bedeli ve bu arsada çıkan petrol hisselerinin varislerinden olan torunu Feride Geleç, Hürriyet'te çıkan dedesinin fotografını görünce "Evet bu benim dedem" diyerek gözyaşı döktü. 
 
ALMANYA’nın Darmstadt kentinde yaşayan kuaför kızları Sevtap, Oya ve Nilgün'e, "Siz Amerika’da bir petrol şirketinin varislerisiniz" diyerek bir anda çocuklarının kaderini değiştiren anne Feride Geleç, dedesi Yakub Kadri’nin fotoğrafını Hürriyet Gazetesi'nde görünce gözyaşlarını tutamadı. 40 yılı aşkın bir süredir Almanya'da yaşayan altı çocuk annesi Feride Geleç, Hürriyet'te dedesinin fotoğraflarını görünce, "Bu fotoğrafı nasıl buldunuz. Dedemin annemle çekilmiş çok fotografı. Evet bu benim dedem. Onu nasıl tanımam. Beni çocukluğuma götürdünüz” dedi.

Konakta dünyaya geldi 
1926 yılında İstanbul Kanlıca’da bir konakta dünyaya geldiğini belirten Feride Geleç, Yakup Kadri’nin eşi, anneannesi Naciye Hanım’ın tam bir Osmanlı hanımefendisi olduğunu, annesi Fatma Muzaffer’in de kızkardeşi Suat ile kendisini modern bir Osmanlı terbiyesi ile büyüttüğünü söyledi.

Feride Geleç, şunları söyledi: “Osmanlı olmak bir asaletti. Dedem Osmanlı yönetimi tarafından tanınan, kitaplar yazmış, sefirlik yapmış, soylu bir kişiymiş. Sonra her nedense devlet onu İsviçre'ye göndermiş ve oradan Amerika'ya geçmiş. Annem onun bir Osmanlı sürgünü olduğunu söylemezdi, ama babası için 'Doğru bildiğinden şaşmayan bir dedeniz vardı' diye söz ederdi."

Başta umursamadık
Varlıklı bir aile içinde büyüdüğünü anlatan Feride Geleç, Kanlıca’dan Emirgan'a oradan da Arnavutköy'e taşındıklarını belirterek, "1949'da evlendiğim eşim Feridun Üçoklar’dan, 1970'de boşanınca ben Almanya'ya yerleştim” dedi.

Dedesinin Amerika’da satın aldığı arsanın istimlak edilerek kamulaştırma bedelinin Amerika’da bir bankaya yatırıldığı haberini annesinin kendisine 1956 veya 1958 yıllarında söylediğine işaret eden Geleç, "Gençliğimizin verdiği umursamazlık ve o günün şartlarında, bu olayın peşine düşmedik. 1980'li yılların sonunda bu miras konusu ciddi olarak gündeme geldi. O dönemin gazeteleri Amerika’dan gelen bir bankacının ismini açıklamadığı dört varis aradığını duyuruyordu, Oysa annem bu olayı bize 1956 yılında anlatmıştı" dedi.

Damadı araştırdı 
31 Mart 1981 tarihinde vefat eden annesinden bu konuyla ilgili çok ciddi bilgiler ve belgeler aldığına işaret eden Feride Geleç, şunları söyledi:
"1980 sonlarında, iki sefer Amerika’da yaşayan torunlarımın yanına gittim. Bir çok şeyden emin olmak istiyordum. Bunu çocuklarımdan gizlemeyi başardım. Onlara sadece Amerika'da ölen dedenizin bu ülkede satın aldığı bir arsa varmış dedim. Onların işlerini aksatmasını istemedim. Sonra da Alman damadıma bir vekalet vererek olayı Amerikan konsoloslukları nezdinde araştırmasını istedim. İstediğim bazı cevapları alınca, harekete geçmem gerektiğine karar verdim. Kızlarıma telefon açıp, 'Sizler 75 milyon dolarlık bir mirasın ve bir petrol şirketi hisselerinin varislerisiniz' dedim. Elbette bana inanmadılar. Ancak damadım bazı şeyleri açıklamaya başlayınca kızlarım önce çok şaşırdılar sonra ise olayı gayet soğukkanlı bir şekilde kabullendiler. Onlar benim gözümde bir Osmanlı torunuydular ve böyle de olması gerekiyordu."

New Yorklu avukat Akbulut: Varisler peşini bırakmamalı 
MİRAS haberini Hürriyet Gazetesi'nden takip ettiğini söyleyen New York'lu avukat Cahit Akbulut, "Aile Veraset Mahkemesine başvurmalı" dedi. ABD'de miras davalarına baktığını hatırlatan Akbulut, "Aradan uzun zaman geçmesi elbette avantajlı bir durum değil. Ancak bu tür durumlarda önce vasiyetname olup olmadığına bakılır. Eğer yoksa gözler kanuni mirasçılara çevrilir" dedi.

Peşini bırakmasınlar
Ailenin 75 milyon dolarlık mirası alabilmek için mücadele vermesi gerektiğini söyleyen avukat Akbulut, "Ailenin ilk etapta akraba bağını onaylatması gerekir. Daha sonra veraset mahkemesine başvursunlar. Mahkeme olayı detaylı şekilde inceler. Alacak ve borç tespit edilir. Eğer varsa açık olan vergi çekilir ve son aşamada para dağıtılır" diye konuştu. Aradan yıllar geçtiğini hatırlatan Akbulut, "Akraba yok diye para dağıtılmış da olabilir. Ancak bu düşük bir ihtimal. Eğer para devlete kalmışsa aile yine de hak talep edebilir" diye konuştu.

Cevap bekleyen sorular:
- Amerika Birleşik Devletleri'nde petrol çıktığı için kamulaştırılan arsanın sahibi tek kişi mi, yoksa dört kişi miydi? 
- Amerikan banka temsilcisi tarafından arsa sahipleri arasında bulunduğu bildirilen "Yakup" isimli kişi, Darmstadt'lı üç kız kardeşin büyük dedeleri "Yakub Kadri" mi, yoksa 1988 yılında 99 yaşında öldüğünü iddia eden Abdullah Okatar'ın dedesi "Yakup Okatar" mı?
- Eğer bahsedilen "Yakup" aynı kişilerse, o zaman büyükdedeleri olduğunu söyleyen Darmstadtlı üç kızkardeş ile aynı kişi için "Dedem" diyen Manisalı gümrük muhafaza memuru olarak çalışan Abdullah Okatar arasındaki akrabalık derecesi nedir? 
- Arsanın dört sahipleri arasında bulunan Yusuf ve Ahmet adlı kişilerin varisleri kimler?
- Yakub Kadri'nin, Naciye haricinde Caroline adında bir eşi daha var mıydı?
- Yakup Kadri'nin Amerikalı olan ikinci eşinden olduğu iddia edilen beş çocuk bugün nerede yaşıyor ve varisleri kimler?

Ludwigsburg'dan 2. varis çıktı
ABD'de petrol çıkan bir arsanın hükümet tarafından ödenen istimlak bedeli olan 75 milyon doların varisleriyle ilgili 1989 yılında TAN Gazetesi'nde çıkan haberle harekete geçen Ludwigsburg'lu Binay G., söz konusu arsanın dört ortak tarafından alındığını, ortaklardan birinin büyük dedesi Mahmutoğlu Mehmet olduğunu söyledi.

Biz de önemsemedik
75 milyon dolarlık arsa bedelinin yatırıldığı Detroit’teki Amerikan bankasının yetkilisi S. Horylies'in, 1955 yılında Türkiye'ye gelerek dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar'la görüşmek istediğini, ancak reisi cumhurun yurt gezisinde olması nedeniyle dışişleri bakanlığı yetkilileri ile görüşüp "Yakup, Mahmutoğlu Mehmet, Yusuf ve Ahmet" isimli dört arkadaşa ait arsanın kamulaştırma bedelinin sahibi olan varisleri aradığını, annesi tarafından 1957 yılında öğrendiğini belirten Binay G., "Annem bir gün beni ve kardeşlerimi toplayıp, 'Büyük dedeniz Mahmutoğlu Mehmet'e Amerika'da üç kişiyle ortak olduğu arsadan miras kaldı' dedi. Ancak o zamanlarda işi ciddiye almadık. 1989 yılında Tan Gazetesi'nde çıkan haberden sonra harekete geçtim. Uzun bir uğraştan sonra nüfus kayıtlarını tercüme ettirdim ve vekalet vermek üzere 1997'de ABD'ye gittim. Ancak avukatlar, miras sorununu çözmek için yüzde 50 pay isteyince vazgeçtik" dedi.

Haberde ne yazıyordu
1989'da TAN Gazetesi'nde yayınlanan habere konu olan Manisa Gümrük Muhafaza memuru olarak çalışan Bursalı Abdullah Okatar, elinde "Yakub" isimli kişiye ait bir fotoğraf tutarak, "Bu kişi benim dedem. 1988 yılında 99 yaşında ölen dedem Yakup Okatar Amerika'nın Michigan Eyaleti'ndeki Detroit kentinde Mahmutoğlu Mehmet ve diğer iki arkadaşıyla birlikte arsa almışlar. Ancak savaş sonrası arsanın tapusunu ABD'de bir kasaya kitleyerek Türkiye'ye döndüler" demişti.